30 Ocak 2011

Benimle oynar mısın ?

Bugün, evimin hemen yan sokağındaki Oyuncak Müzesi'ni ziyaret ettim. İlk açıldığı gün de gitmiştim. O günden bugüne de birkaç kez gitmişliğim vardır. Buradan müzenin kurucusu Sayın Sunay Akın'a bir teşekkür borçluyuz. Her gidişimde daha da gelişmiş, daha da güzelleşmiş buluyorum Oyuncak Müzesi'ni. 


Her şeyin ilki en güzeldir ya... Ben de en büyük heyecanı ilk gidişimde yaşamıştım, bundan beş sene kadar önce. Hayatımdan geçip gitmiş, çoktan hafızamdan silinmiş eski oyuncaklarımı orada görüp, bir çocuk gibi sevinmiştim. Aşağıdaki resimde gördüğünüz "saray yapbozu" bunlardan biridir. Bakırköy'deki sobalı evimizin salonunda, bünyan halının üzerinde o yapbozla saraylar kurar ve sonra bozardım.


Üç katlı ahşap binanın her katında, ayrı odalarda ayrı dönemler ve temalar yaşatılıyor. Herşey en ince detayına kadar düşünülmüş. Mesela oyuncak trenlere ayrılmış olan odaya girdiğinizde sirenler ve rayda giden tren sesleri karşılıyor sizi. Dilerseniz gerçek tren koltuklarında oturup, odanın ruhunu doya doya ciğerlerinize çekebiliyorsunuz.

Beni en çok etkileyen bölümlerden biri ise "uzay" temalı oda.


Değişik kültürlere ve değişik zaman dilimlerine ait binlerce oyuncak sergileniyor burada. 1940'lı yılların Almanya'sına ait buram buram nasyonal sosyalizm propogandası kokan (!) oyuncak seti en nadide parçalardan biri.


Az laf, çok fotoğraf diyelim; diğer bölümlerden muhtelif fotoğrafları seyrinize sunalım...


Yine 1940'lı yıllar Almanya'sından bir oyuncak seti

1970'lerdeki "üstün zeka" merakı...


Kızılderililer olmazsa, bir çocuğun hayal dünyası eksik kalır.

Hafızalarımızdan silinmeyecek bir anı, Cin Ali serisi

Çocukken oynamış olduğum "bilgi seti".Gereksiz bilgilere olan merakımızın müsebbibi.


İngilizce lisanında oyuncak ayılara atfedilen "teddy bear" deyiminin, ABD başkanı Theodore Roosevelt'in bir av partisi sırasında köşeye kıstırılmış çaresiz bir Amerikan Siyah Ayısı'nı öldürmeyi reddetmesinden geldiğini biliyor muydunuz ? 



En alt kattaki kafeteryada bulunan camekanda, çocukluk yıllarınızdan kalma çok nadide objeleri görebilirsiniz. Vidyoyu  cep telefonu ile çektiğim ve polarize filtre kullanma imkanı olmadığı için, oluşan yansımaları mazur görün lütfen.



Benim çocuğum olmadığı için oyuncak müzesine sadece kendimi götürüyorum. Sizin çocuğunuz varsa onu da beraberinizde götürebilirsiniz. Ama bu müzenin aslında büyüklere hitap ettiğini belirtmek isterim.

"İçinizdeki çocuğu yaşatın" dersek çok beylik bir laf etmiş oluruz. En iyisi mi biz şöyle bitirelim:

- İçinizdeki yetişkini öldürün !

Sağlıcakla kalın...


1 yorum:

  1. Ölür ise içimde ki çocuk, geriye ben kalır.
    Kendini omuzlamak zorsa
    İçindeki çocuğa iyi bak.

    YanıtlaSil

Yorum yazarak bize destek olabilirsiniz !